Bu yazıyı yazmasaydım bundan sonraki paylaşımlarım anlamsız kalacaktı! “Pastalara, sütlü tatlılara lezzet katması için kullandığımız ama son yıllarda ‘Survivor Sakinleri’nin de temel besin kaynağı olarak karşımıza çıkan, meyvesi yenen bir palmiye türüdür Hindistan cevizi.” deyip geçsem yeterli olmayacaktı. Öte yandan, “Besleyici, güçlendirici bir besindir. Yüksek oranda sindirimi kolay yağ içerir. Bu yağ hem fiziksel hem de kimyasal özelliği bakımından tereyağına çok benzer.” dersem de kopyala-yapıştır bir klişe olacaktı.
Hindistan cevizi tropik bölgelerde yetişen bir ağacın meyvesi olarak özellikle bu bölgelerde yaşayan insanların beslenme rutinlerinde farklı şekilleriyle kullanım alanı bulmuştur. Diğer meyvelerden ayrı olarak yüksek miktarda su içerir. Suyunun içilebilmesi için olgunlaşmamış haliyle hasat edilir. Ancak olgun halinde de bir miktar su bulunur ve tohum olarak kullanılabilir. Etli kısmı kurutulduğunda copra adını alır. Ondan elde edilen yağ ve süt kızartma ve pişirme işlemlerinde kullanılır. Yağının sabun ve kozmetik alanında da kullanımı yaygındır.
Hindistan cevizi içindeki -sütü de dediğimiz- berrak su içilebilir. Kabukları ve yaprakları mobilya ve dekorasyon amaçlı kullanılabilir. Ve birçok toplumda dinsel ve kültürel semboldür.
Yakın zamana kadar tatlı türlerinde toz halini kullandığımız bu meyvenin yağ formu hayatımıza yeni girmeye başladı. Oysa Hindistan cevizi yağı tropik bölgelerde yaşayan insanlar tarafından binlerce yıldır yemeklik yağ olarak kullanılmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar bu insanların -hcy’nin nadiren kullanıldığı- Batı ülkelerindeki insanlara göre daha sağlıklı olduklarını ve modern çağın hastalıklarına nadiren yakalandıklarını göstermektedir.
Ev yapımı kozmetik ürünlerde kullandığım Hindistan cevizi yağının sağlık için faydaları da şu şekildedir;
– Bitkisel doymuş bir yağ olarak vücutta depolanmadığı için kolayca enerjiye dönüşür.
– Grip, hepatit, kızamık, herpes gibi hastalıklara neden olan virüsleri öldürmektedir.
– Kemik erimesine karşı korur.
– Ülser, boğaz ve idrar yolu enfeksiyonları; diş eti rahatsızlığına ve diş çürümesine yol açan bakterileri öldürür.
– Vücuttaki iltihaplanmaları azaltır.
– Erken yaşlanmaya neden olan zararlı serbest radikallere karşı vücudu korur.
– Tiroid fonksiyonlarını destekler.
– Sindirim ve bağırsak fonksiyonlarını düzenler.
– Bağışıklık sistemini destekler. Anne sütünde bulunan lauric asit Hindistan cevizinde de bulunur.
– Vücudu göğüs, kolon ve diğer kanser türlerine karşı korur.
– Kolesterolü düzenleyerek kalp hastalıkları riskini azaltır.
– Böbrek taşlarını eritir.
– Metabolizmayı hızlandırarak kilo kaybını destekler.
– Bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında zararlı hale gelebilirken Hindistan cevizi yağı sağlıklı formunu korumaktadır.
– Cildin doğal kimyasal dengesini destekler.
– Cildi yumuşatır ve kurumasını önler.
– Ultraviyole ışınlarına karşı cildin korunmasını sağlar.
– Cilt enfeksiyonları, mantar, sedef ve egzamaya karşı korur.
– Cilt kırışıklıklarını, sarkmaları ve lekeleri önler.
– Saçların sağlıklı görünmesini sağlar.
– Kepeğin önlenmesinde yardımcı olur.
– Magnezyum ve kalsiyum emilimini sağlayarak güçlü diş ve kemik gelişimini destekler.
– Son araştırmalar düzenli kullanımı halinde Alzheimer hastalığına iyi geldiğini göstermektedir.
Peki, en iyi Hindistan cevizi yağı hangisidir? Hindistan cevizi yağı nasıl seçilir?
Günümüzde Hindistan cevizi yağının farklı üretim yöntemleri vardır. Yağ seçimimizi ihtiyacımıza göre yapmalıyız. Hindistan cevizi yağı doğası gereği rafine haldedir. Çünkü bu yağ ağaçta yetişmez! Tüm Hindistan cevizi yağları Hindistan cevizi meyvesinin bütününden çıkarılır. Rafine edilmemiş Hindistan cevizi yağı taze toplanmış meyvesinin etli kısmında bulunmaktadır. Bu şekilde tüketilebilir.
Marketlerde en çok karşımıza çıkan hali ile Hindistan cevizi yağları;
Sıvı Hindistan Cevizi Yağı
Bu şekli kullanıma yeni sürülmüştür. Böylece buzdolabında da korunabilmektedir. Yemeklik yağ anlamında yeni bir öge olabilir ancak ürün yeni değildir! Aslında lauric asidin çıkarıldığı parçalanmış hcy’dir. MCT yağı olarak da bilinmektedir. Şimdilerde yemeklerde kullanılan bu rafine yağ geçmişte cilt bakımı ürünlerinde kullanılmaktaydı. Hcy’den çıkarılan lauric asit güçlü bir antimikrobiyal maddedir ve endüstride koruyucu olarak birçok kullanım alanı bulmuştur.
Katı Hindistan Cevizi Yağı
“Virgin” adı ile raflarda gördüğümüz bu yağ taze Hindistan cevizinden elde edilmektedir, copra’dan değil. Bu yöntemde önce süt çıkarılır ve sonra da yağ ayrıştırılır. “Extra Virgin” adıyla gördüğümüz hali ise bir pazarlama terimi olarak karşımıza çıkmakta ve “Virgin” halinden bir farkı bulunmamaktadır. Virgin Hcy seçerken dikkat etmemiz gereken en önemli detay copra’dan elde edilip edilmediğidir! Çünkü eğer copra’dan elde edilmişse bu Virgin Hcy değildir, endüstriyel rafine işlemi uygulanmıştır. Özetle, Virgin Hcy ile Extra Virgin Hcy arasında hiçbir fark yoktur! Bu tamamen ticari bir kandırmacadır!
Organik Hcy konusuna da değinmek gerekirse, sertifikasyon süreci oldukça maliyetlidir. Organik Hcy’yi -taze Hindistan cevizinden- mutfağınızda yapmanız tabii ki mükemmel olur. Nasıl yapılacağıyla ilgili internette engin bilgiye ulaşabilirsiniz.
Benim tercihim katı haldeki hindistan cevizi yağıdır. Ama siz bakmayın o kadar katı durduğuna. 24 derecenin altında katı haldedir. Bir kaşık yardımıyla kolayca alınabilir. Ben onu bembeyaz görüntüsüyle kara benzetirim.
İyi bir nemlendirici olarak ev yapımı kremlerimde bu yağı kullanırım. Saç bakımında harikalar yaratır. Yukarıda bahsettiğim faydalarından dolayı yemeklerimizde de kullanmaya başladık.
Sevgiyle ve doğal kalın.
Yorum