Caudalie ile tanışmam -Amerika’da ünlü dergilerde güzellik ve moda üzerine yazan ve editörlük yapan- Julie Gabriel’in bakımlı bir cilt özellikle de akneli ciltlerin bakımı üzerine yazdığı kitabı sayesinde oldu. Bir baş ucu kitabı olarak –kozmetik ürünlerindeki zararlı kimyasallar, beslenmenin cilt için önemi, organik kozmetik ürünleri konularında- her zaman başvurduğum bu organik hayranı yazardan çok şey öğrendim.
Yaklaşık iki sene önceydi. Bildiğim dermokozmetik ürünler satan tüm seçkin eczanelerde arayıp sormama ragmen Caudalie ürünlerine ulaşamamıştım. Şimdilerde hem internette hem de eczanelerde satışa sunuluyor. Görür görmez birkaç ürününden edindim ve kullanmaya başladım.
Fransa’da şarapçılık yapan bir ailenin üzüm ile ilgili araştırmalar yapan Prof. Vercaturen ile tanışması ile başlıyor hikaye. Üzümün en değerli yerleri olan posası ve çekirdeklerinin çöpe atıldığını fark eden profesörün “Bir hazineyi çöpe attığınızın farkında mısınız?” sorusu 1995 yılında Caudalie serüveninin başlangıcı oluyor. Üzüm ve asmanın antioksidan gücü ve üzüm çekirdeği polifenolleri Caudalie ürünlerinin temel içeriğini oluşturmakta. Bu sayede yaşlanma, leke ve kırışıklık karşıtı özelliği güçlü ve etkili olan ürünler sunmaktadır.
Ürünlerinde minimum koruyucu kullanımı söz konusu ve sadece Ecocert onaylı koruyuculara yer veriliyor. Doğa dostu firma ambalajlarında geri dönüştürülmüş kağıtlar veya bitki özlü plastik kullanıyor. Yıllık gelirinin %1’ini dünyada ormansızlaşan ve biyolojik çeşitliliğin tehlikede olduğu yerleri korumak için çalışan sivil toplum örgütlerine bağışlamaktadır.
Caudalie için yüzde yüz organik, kimyasal barındırmayan ürünleri var diyemeyiz. Paraben, fenoksietanol, fitalat, mineral yağ, sodyum lauril sülfat, hayvansal içerik bulunmayan ürünleri güvenli bir kullanım sağlıyor. Caudalie web (caudalie.com) sitesine girdiğinizde ürünlerin çoğunda yüzde kaç doğal içerik barındırdığı bilgisine ulaşabiliyorsunuz.
Caudalie’nin birkaç ürününü kullanmaya başladım. Yaklaşık üç aydır Soleil Divin SPF 50 Anti Aging Yüz İçin Güneş Kremini kullanıyorum. Güneşten nasıl faydalanmalı, korunmalı, güneş kremi alırken nelere dikkat etmeli konusunu Güneşi Beklerken yazımda detaylı şekilde işlemiştim.
Daha önce Kiss My Face güneş kremi kullanıyordum. Ürünle ilgili yorumuma buradan ulaşabilirsiniz. Memnuniyet derecem oldukça yüksek olmasına rağmen cildimde biraz ağırlık yapmaya başladığı için başka ürün arayışına girdim. Bu arada cilt tipim hassas ve akneye meyilli, karma, yazın yağlı. Dönemsel farklılıklar gösteren bir cildim olduğundan memnun olduğum ürünleri zaman içinde bırakıp farklı ürünlere geçebiliyorum. Sanırım yaza girerken böyle bir durum yaşadım.
Caudalie Soleil Divin SPF 50 yüz kremi Kiss My Face güneş kremine göre daha ince yapılı. Cilt tarafından hemen emiliyor. Yağlı his bırakmıyor, ağırlık yapmıyor. Yağlı olmayan ışıltılı bir bitiş sağlıyor. Cildinize sanki cila çekmişsiniz gibi bir parlaklık bırakıyor. Az miktarda parmak uçlarıma aldığım kremi biraz ovuşturduktan sonra yüzüme uyguluyorum. İlk başta normal krem sürer gibi yüzüme dağıtıyordum. Sanki cildim soyuluyormuş gibi elime beyaz parçalar geliyordu. Ürünü satın aldığım eczanenin Caudalie uzmanına bu durumu sorduğumda, bunun koruyucu mineral filtrelerin yarattığı bir durum olduğunu, ürünü tampon hareketlerle cildime yedirmem gerektiğini söyledi. Gerçekten de tampon hareketler ile cildime uyguladığımda yüzümde dağıtılacak krem kalmıyor, cildim hemen emiyor ürünü. O soyuluyormuş gibi olma durumu da ortadan kalkıyor böylece.
Ürünün karton kutusunu açtığınızda içinden görseliyle birlikte bir kullanma talimatı çıkıyor. Kutulu ürünlerinde bu şekilde kullanma talimatı oluyor.
Bir kutu bitmek üzere. İkinci kutuyu da alacağımı belirteyim. Edindiğim ve edineceğim ürünlerle bir Caudalie dosyası oluşacağa benziyor.
Sevgiyle ve doğal kalın.
Yorum