Deniz, kum, güneş üçlüsü ile geçen tatiller yerine doğal ve tarihi güzellikler içeren geziler yapmayı tercih ederim. Genelde uzanarak geçen tatil formatı yerine gezmek, görmek ve ânı fotoğraflamak daha ilgi çekicidir benim için.
Bu kısa tatili de kısa bir kültür gezisi ile renklendirmek istedik. Rotamız Manavgat, Side tarafları idi. Sıcağın ve nemin bize eşlik edeceği bir gezi olacağı için çantamı ona göre hazırlamalıydım. İşte çantamdakiler:
1- Rosense %100 doğal gül suyunu güneş ve tere karşı cildimi ferahlatmak için yanıma aldım.
2- Babe güneş koruyucu sprey SPF 50+: Doktorun tavsiye ettiği bir dermo kozmetik ürün. Uzun süre güneşte kalacağımdan yüksek koruma sağlaması için çantamda olması gerekenler arasındaydı.
3-Kiss My Face Yüz ve Boyun Bölgesi için Yağsız Güneş Koruyucu SPF 30: Çok memnun olduğum bu ürünle ilgili detayları Yüzünüze Bir Dokunuş isimli yazımda bulabilirsiniz.
4- Lavera Lip Balm-Soft Rose: Dudakları nemlendiren, besleyen, hafif renk veren bu ürün de çantamdaydı. Ürünle ile ilgili detayları 25 Yıllık “Gerçek”: Lavera NaturKosmetik isimli yazımda bulabilirsiniz.
5- Gözlük
6- Şapka
Bir kültür gezisinde olmazsa olmazlar bunlar benim için.
Sabahın erken saatlerinde rotamızda yola çıktık. İlk durağımız Manavgat Şelalesi idi. Gürül gürül akan şelalenin önünde yüzlerce yerli, yabancı turist fotoğraf çekiyordu. Biz de aynısını yaptık. Önce şelaleden birkaç kare sonra da selfie’mizi çektik 🙂
İnsan elinin değdiği her yerde pet şişe, kağıt, çer çöp olmak zorunda mı! Bir de zavallı bir papağan yerel fotoğrafçının elinde maskara olmuş! Turistlerin ellerine tutuşturup onların fotoğraflarını renklendiriyor aklınca! Yemek yerlerinin hiçbirinde fiyat bulunmaması doğanın büyüsüne kapılın, cebinizin yanmasına aldırış etmeyin mesajı veriyordu. Nitekim cesaret edip sorduk ve bir gözlemenin 8 TL olduğunu öğrendikten sonra doğal bir güzelliği görmenin verdiği haz ile oradan ayrıldık.
6 km sonra Side’ye vardık. Side’ye ilk gidişimizdi ve orada bir antik kent olduğunu bilmiyorduk. Restorasyon çalışmalarının yapıldığı tiyatroyu, sahilden ve içeriden antik kent kalıntılarını gezdik. Korsan gemisini andıran bir tekne kıyı boyunca yol alıyordu.
Dünyanın en pahalı dönerinin Side’de olduğunu biliyor muydunuz? Dürüm tavuk döner 6 TL, et döner 12 TL! Tavuk döneri porsiyon olarak alırsanız 25 TL! Yani dönerin kilosu 120-240 TL!! Vay o turistlerin haline! Yeni bir yer görmek ve keşfetmenin mutluluğu ile yeni rotamıza doğru yola çıktık.
Son durağımız Aspendos Tiyatrosu idi. Girişte gladyatör kıyafetli gençler bizleri karşılıyordu. O zamanın mizansenini yaratmak için bir tanesi turiste kılıcını geçirir gibi yaptı. Turist de kılıcın kendisine saplandığı hissini vererek ziyaret edenleri gülümsettiler 🙂
Maalesef burada da restorasyon çalışması vardı. Ama yine de güzel kareler çekebildim. Harika bir akustiği olan tiyatronun bir ucundan diğer ucuna bağırmanıza gerek kalmadan konuşabiliyorsunuz.
Bu arada müzeleri gezerken müze kart kullanmanız büyük avantaj! 1 yıl boyunca kullanabiliyorsunuz müze kartı. Bizim müze kartımız yoktu ama onun yerine geçen İş Bankası’nın Maksimum Kartı’nı kullandık. Her yıl ilk kullandığınız tarihten itibaren 1 ay boyunca belirlenen müze ve ören yerlerine ücretsiz olarak giriş yapabiliyorsunuz. Çok iyi bir hizmet değil mi?
Yazımın sonuna geldim. Yediğin içtiğin senin olsun bize gördüklerini anlat derler ya, ben yemediklerimi, içmediklerimi de anlattım 🙂 Gördüklerimi de instagram hesabıma yükledim. Bu ve diğer tüm gezilerime ve paylaşımlarıma ait resimlerimi instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.
Sevgiyle ve doğal kalın.
Yorum