Lider yönetici, şefkatli lider, karizmatik lider, yeni nesil lider… Liderlik sözcüğü ile yan yana kullanılan öyle çok sıfat var ki. Liderlik, bunca niteleyen sıfatla bir arada kullanılınca onun erişilmez, ulaşılmaz ya da yalnızca özel bireylere özgü bir yetenekmiş gibi algılanmasına yol açıyor. Kişi gerek kendini gerekse karşısındakini bu biçime sokmaya çalıştıkça sorgulamaya, “sıfatlı lider” olabilmek için -sözüm ona- özel çaba göstermesi gerekiyormuş gibi arayışa girmeye başlıyor.
Bunu çok sık yinelediğimi biliyorum. Kavram karmaşalarının en önemli nedeni onlara fazladan anlam yüklenmesidir. Sanılır ki bu ona daha çok değer katacak, ulaşmak için çaba üstüne çaba harcayarak derece kazanacağız; oysa, işin sonunda fazladan çaba, fazladan mutsuzluk getirmekten başka bir sonuç vermeyecektir.
Sıfatsız Liderlik Örneği
Şimdi size “Menajerimi Ara” isimli dizi filmden bir liderlik örneği anlatacağım. Bilmeyenler için diziyle ilgili kısa bir anlatımla sözü gerçek konumuza getireyim. Dizide, menajerlik hizmeti veren bir ajanstaki çalışanların birbirleriyle ve özel yaşamlarında yaşadıkları, temsil ettikleri sanatçı ve oyuncularla aralarında geçenler anlatılıyor. Benim yazıma konu olan menajer Feris ve yardımcısı Dicle.
Feris; işini çok iyi bilen, tuttuğunu koparan bir menajer. Zor bir kişilik gibi görünse de özünde duygulu bir kalbi var. İyi bir arkadaş, dert ortağı. Bu özelliklerini yerine ve zamanına göre kullanmayı çok iyi biliyor. Yeri geliyor -zor bir yönetici olarak- ormanda sabah koşusu yaparken, yardımcısından ona kahve getirmesini istiyor, yeri geliyor her zaman yardıma hazır olduğunu söyleyen bir abla oluyor. Arkasından iş çevrilmesine ve ona yalan söylenmesine dayanamıyor.
Dicle; başka bir şehirden İstanbul’a gelerek ideallerinin peşinden koşan bir genç kız. Koşullara göre şekil değiştirmeyecek kadar ilkelerine bağlı. Çömezliğin heyecanıyla savrulduğu zamanlar olsa da güçlü kimliği ile çabuk toparlıyor. Yeri geldiğinde hatasını anlayarak özür dilemekten çekinmiyor.
Zaman geçtikçe Feris ve Dicle iyi bir takım oluyorlar. Feris işle ilgili başı sıkıştığında ya da çözemediği bir konu olduğunda Dicle’den yardım istemekten çekinmiyor. Dicle’nin bulduğu hayat kurtaran çözümler Feris tarafından kocaman bir “aferin” ile ödüllendiriliyor. Feris, Dicle’nin mimarı olduğu başarıların onun ismiyle anılmasından bir hoşnutsuzluk duymuyor.
Feris’in Dicle’ye olan güveni arttıkça ona yeni sorumluluklar vermeye başlıyor. Bir oyuncunun bütün menajerlik işlerini yürütmesi için Dicle’ye yetki veriyor. Elbette her ayrıntı hakkında bilgi vermesi ve onun ilkeleriyle çalışması koşuluyla.
Yapımcı şirket bir reklam filmine oyuncu seçmek için iki oyuncuyla toplantı yapmak istiyor. Oyunculardan birini Feris, diğerini Dicle temsil ediyor. Dicle oyuncusunu çok iyi temsil ediyor. Oyuncunun işi almasını sağlamakla kalmıyor, -içtenliğini karşı tarafa öyle iyi geçiriyor ki- yapımcı kendisine de bir reklam filminde oynamasını teklif ediyor.
Dicle işi kendi oyuncusunun aldığını söylediğinde Feris: “Aferin Dicle. Ne yapıyorsan, aynısını yapmaya devam et.” diyor.
İşte size sıfatı olmayan yalın bir liderlik örneği.
Sıfatsız Liderin Özellikleri
Lider kelimesinin bir sıfatla ilişkilendirilmesini doğru bulmadığımı söylemiştim. Elbette “sıfatsız lider” sözü ile liderliğe yeni bir sıfat kazandırmaya çalışmıyorum. Benim liderlik tanımıma göre “sıfatsız lider”; “öz”ünde lider özellikleri taşır. Bunun için büyük çaba harcamasına gerek yoktur. İnsanın özünde bulunan her özellik doğal olarak ortaya çıkar. Doğal olan her şey ortaya çıkmak için bir güç, istek gerektirir. Bunlar için de -bir bakıma- çaba gerekebilir. Ancak bu çaba da doğaldır.
Sıfatlı liderlikte çaba, doğal değildir. Lider olmak için bir şeyler yapmak -oldurmak- zorundadır. Bunu eğitimle, koçlukla yapmaya çalışır. Bu doğal olmayan çabaların, etkisi olmadığını söylemek doğru olmaz. Her çaba kişinin “öz”üne dönüp bakmasını sağlayacak kadar doğal olmalıdır. Yoksa çaba sonuçsuz kalır.
Tarihe damgasını vuran büyük liderleri bir düşünün.
Hangisinin yaşam koçu vardı?
Hangisi cilt cilt liderlik kitapları okuyarak lider oldu?
Hemen hemen hepsinin sahip olduğu belli ortak özellikleri ve üzerine kurdukları başarı öyküleri vardır.
İş Hayatında Liderlik
Sözcük anlamını merak ettiğim için Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde liderliğin tanımının nasıl yapıldığına baktım:
Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef, alemdar.
İnsan bunu okuyunca omuzlarında öyle büyük bir yük hissediyor ki işi gücü bırakıp organik tarım işine girmek istiyor.
Kendi liderlik tanımım ile sözcük anlamını karşılaştırdığımda benimki daha yalın ve doğal, diğeri aşırı yüklü geliyor. O yüzden diyorum: Bu iş oldurma ile olacak bir iş değil.
Sıfatsız lider;
- Gücünü “öz”ünden alır.
- Özünde güven duygusu vardır. Kendisine ve başkalarına güven duymaktan çekinmez. Bu güven duygusu, başkalarının da ona güvenmesi için doğal bir istek yaratır.
- Kişiye özel liderdir. Ekibindeki her bireyin özelliklerini iyi analiz eder. Her biri için özel -ayrı- liderlik yapar. Birini diğerinden üstün, ayrıcalıklı, daha iyi görmez, göstermez. Her birinin değişik renkleriyle organizasyona değer kattığına inanır.
- Ödüllendirmekten çekinmez. İster maddi ister manevi olsun bir ödül sistemi vardır.
- Adalet duygusu vardır. Herkesin birbirinden başka bireyler olduğunu bilerek, ayrım yapmadan, doğrulukla, ön yargısız bir yönetim anlayışını benimser.
- “Biz” duygusu önde gelir. Gerektiğinde başkalarından görüş, yardım almaktan çekinmez. Kendisinin dışında birilerinin de iyi fikirleri olabileceğini bilir.
- “Öz”de lider cesurdur. Koşullar ne olursa olsun bu özelliklerini kullanmaktan kaçınmaz, ilkelerine bağlılığını sürdürür.
- Liderlik taslamaz. Bunun “bir markanın taklit ürününü üzerine giymek” gibi olduğunu bilir. Hiç bir taklidin gerçeği gibi olmayacağının bilincindedir.
- Kişisel hedeflerini, başkalarını çiğnemek için bir araç olarak kullanmaz. Aksine onları gerçekleştirmek için başkalarından güç alır.
- Başkalarını -ekibindeki çalışanları- kendine tehdit olarak görmez. Birlikte el ele vererek yükselmenin iyi bir organizasyonun işlerliği için gerekli olduğuna inanır.
Sonsöz
Yıllar önce birlikte çalıştığım biri bana “Sen benim kuyumu mu kazıyorsun?” demişti. Kısa süre sonra bu kişinin kuyusunu kazmak için kendinden başka bir nedeni olmadığını görmüştük. Birileri onun organizasyonun dışına gönderilmesi gerekenlerden olduğuna karar vermişti.
Gerçekte bu söz, anlatmaya çalıştığım her şeyi çok iyi özetliyor. İyi bir yönetici ve lider; böyle düşünmeyecek ve söylemeyecek kadar öz güvenli olmalı ve organizasyonunun iyiliğine çalışmalıdır.
Hepimizin içinde bir lider vardır. Onu dışarıda aramak yerine içimizdeki lideri uyandırmaya çalışmalıyız. İçimizdeki lider önce kendimize sonra başkasına liderlik eder. Gücünü kişinin “öz”ünden alan liderlik, gerçek ve yalındır. Üzerinde eğreti durmayan, tam da kendi bedenine uygun bir giysiyi giymiş kadar şık ve doğaldır.
Sevgiyle ve doğal kalın.
Yorum