Yaradılışımız temel olarak saf ve sonsuz bilinçten, henüz ortaya çıkmamış, şekilsiz enerjiden oluşur. Bu bilinç titreşmeye başladığında enerji yapıları meydana gelir. Bu enerji yapıları değişimlere ve dönüşümlere bağlı olarak yaşamın çeşitliliğini oluştururlar. Bilincin temel enerjisi ne kadar yoğun titreşirse kendini de o kadar somut ve algılanabilir bir şekilde ifade eder. En sonunda madde dediğimiz şeye dönüşür.
Hepimiz enerjiden oluşuyoruz. Her yerde ve her zaman etrafımızda bulunan enerjinin bilimsel olarak kanıtlanmış “enerji alanı” vardır. Maddenin görünmeyen tüm yapıları bu alandadır ve yine bu alandan yayılarak görünür dünyayı yaratırlar. Bilincin temel enerjisi ortaya çıktığında yaradılışın tüm düzeylerinden geçen titreşim kalıpları gelişir.
Renkler, sayılar, bitkiler, hayvanlar, doğa, kokular, kristaller, sesler… Temel titreşim kalıplarının varlığını dünyadaki tüm varlıklar ve oluşumlar için söyleyebiliriz. Bu titreşimler insanlarda karakter özellikleri, düşünceler ve duygular, organ sistemleri ve bedenin işlevleri şeklinde ortaya çıkar. Bedenin enerji merkezlerini titreşim yoluyla -çakraları- etkileyerek dengede tutabilir, varsa blokajları çözebiliriz.
Çakralar konusunda daha ayrıntılı bilgiler verdiğim rehber yazılarımı burada bulabilirsiniz. Yine de bu yazının konusu olduğu için kısa da olsa değineceğim.
Çakra Nedir
Çakra kelimesi Sanskritçede çark anlamına gelmektedir. Çakralar hepimizin bedeninin temel noktalarında bulunur. Tıpkı sıradan bir çark gibi, Çakralarımız dönmelidir. Enerjik çarklarımızın dönmesi enerjinin içimizde serbest ve düzgün hareket etmesini sağlar. Bu hareket, varlığımıza gelen enerjinin bozulmamasını ve sıkışıp kalmamasını ya da negatif enerjinin içinden geçebilmesini sağlar.
Bedeninizin bir nehrin yatağı olduğunu ve içindeki suyu da enerji olarak düşünün. Nehir yatağınızda suyun neredeyse durma noktasına kadar yavaşlamasına neden olan herhangi bir nokta varsa su kirlenir. Tüm suyu taze ve temiz tutmak için akışın sürekli ve güçlü kalmasını sağlamak, nehrin akışındaki herhangi bir “blokajı” kaldırmak zorundayız. Böylece bozulma ya da durgunlaşma olmaz. Bu, aynı zamanda nehre dışarıdan bir şey atıldığında, akımın onu süpürmesini sağlar.
Çakralarımızı canlandırmanın çeşitli yolları vardır. Bunlardan biri, bu yazının konusu olan ses ve müziktir.
Ses ve Müzik Bizi Nasıl Etkiler
Bu konuya örneklerle giriş yapabiliriz. Piyano ve kemanın hoş ve rahatlatıcı sesi kalp çakrasında şefkatli bir sevgi duygusu uyandırır. Kullandığınız sözcükler de boşlukta titreşim yoluyla yayılır. Olumlu sözcüklerle olumsuz sözcüklerin farklı titreşim seviyeleri vardır. Sözcükler yankı gibidir. Ağızdan çıktığında çevrede dolanarak kulağınıza -size- geri döner. Olumsuz sözcükler kullanırsanız duyacağınız sesten -yankıdan- olumlu etkilenmeyi bekleyemezsiniz. Olumlu sözcükler kullandığınız zaman bunun çevrenizdekiler tarafından olumlu ve hoş karşılandığına sıkça rastlarsınız.
Ses, titreşimlerden oluşur. İşitme duyumuz tüm frekansları algılama yeteneğine sahip değildir. Öyle olsaydı; çiçeklerin, dağların, ormanların gökyüzünün ve yıldızların bir orkestra gibi birbirleriyle olan uyumlu müziğini duyabilirdik. Hepimiz enerjiden oluşuyoruz derken, her şeyin elektronlar, protonlar ve nötronlardan oluşan atomlardan meydana geldiğini ve titreşim içinde olduğu gerçeğini anlatmak istiyorum. Bu da her şeyin biz farkında olmadan ses ile iletişim içinde olduğunu ve birbirini etkilediği anlamına gelir.
Çiçeğin büyümesi için toprak, hava, su ve ışığa ihtiyacı vardır. Bu bileşenlerin her birinin titreşim seviyesi birbirleriyle uyumlu bir şekilde birleşerek çiçeğin kendi melodisini oluşturur. Tıpkı bir orkestrayı oluşturan enstrümanların bir araya gelmesi ve kendi senfonisini oluşturması gibi.
Çiçek demişken, gül goncasının açarken çıkardığı sesin Bach’ın iyi bildiğiniz Toccata ve Füg Re Minör BMW565 isimli eserindeki org sesine benzeyen bir ses olduğunu belirtmek isterim.
Evren seslerle doludur. Dinlediğimiz müzik, yaşam müziğinin bir biçimidir. Müzik, tüm yaşam biçimlerine girebilen bir enerji şeklidir. Her şeyin içinde bulunan yaşam enerjisi, hepimizin ve her şeyin birlik içinde olduğu yaşamı paylaştığımız anlamı taşır. Yaşam enerjimizi bu birliğe ulaşmak için kullanabilirsek, enerjilerimizi evrendeki yaşamla uyumlu hale getirebiliriz.
Hepimizin bildiği gibi, farklı müzikler farklı duygular doğurur. Kimi sakinleştirici ve rahatlatıcı bir etki yaratırken kimi de canlandırabilir. Birbirleriyle uyumlu olmayan sesler hoşnutsuzluk, sinirlilik durumuna neden olabilir.
Hayvanlar ve bitkiler üzerinde yapılan deneyler, müzik türlerinin farklı etkileri olduğunu göstermiştir. Klasik müziğin; tavukların daha çok yumurta, ineklerin de daha çok süt vermesine katkısı bilinmektedir. Rock müziğin verimi düşürdüğü, klasik müziğin bitkilerin daha hızlı büyümesine yol açtığı belirlenmiştir. Bir deneyde, Bachsever bitkilerin bu yaşam veren müzik kaynağıyla kucaklaşmak istermiş gibi müziğin geldiği yöne doğru 35 derece açı yaptığı görülmüştür.
Bu araştırmada klasik müziğin, köpekleri evcilleştirme merkezlerinde onları rahatlattığı ve sakinleştirdiğini, köpeklerin stres düzeylerinin müzik dinledikten sonra önemli ölçüde azaldığını göstermiştir. Başka bir araştırmaya göre köpeklerin de insanlar gibi sürekli aynı şeyi değil, çeşitli müzikleri dinlemeyi tercih ettiğini ortaya koymuştur.
Bitkiler ve hayvanlar için doğru olan, insanlar için de doğru olabilir. Müzik yardımıyla enerji merkezlerimizi harekete geçirebilirsek, yaşam enerjimizi artırabilir, onu iyileştirebiliriz.
Ses Terapisi İle Çakraların İyileştirilmesi ve Dengelenmesi
Çakraların iyileştirilmesi ve dengelenmesi için uygun olan sesler ve müzikler vardır. Bunları aşağıdaki tabloda göstereceğim. Bu önerilerin dışında kendi duygularınızı izleyerek kendinizi iyi hissettiren, sevdiğiniz müziklerden oluşan üç beş dakikalık parçalar kaydederek kendi müzikal yolculuğunuzu tasarlayabilirsiniz. Her bölüm yavaş yavaş başlayıp sona ersin. Önce kök çakra ile başlayın ve sırayla diğer çakralarla devam edin.
Müzikle Çakra Terapisi
Müzikle çakra terapisi yaparken rahatça uzanın ya da oturun. Otururken enerjilerin çakralar arasında kolayca akabilmesi için sırtınızı dik tutun. Kendinizi müziğin sesine açın, bedeninizi ve ruhunuzu onun etkisine bırakın. Frekanslarının zihninizin, bedeninizin ve ruhunuzun titreşimlerine dönüşmesine izin verin. Düşüncelerinizin ve beklentilerinizin hepsini bir yana bırakın ve onunla bir olun. Müziğin ilk bölümünde dikkatinizi hafifçe ve çaba göstermeden kök çakrasına yönlendirin ve orada neler olduğunu görün. Müziğin, içinizde hayaller ve duygular uyandırmasına izin verin. Bir çakradan diğerine geçerken yavaş yavaş rahatladığınızı fark edeceksiniz.
Attığınız her adımda daha canlı ve daha mutlu olacaksınız. Müziğin, bir merkezi diğerlerinden daha fazla etkilediğini ya da bazı çakralarda blokaj olduğunu fark edebilirsiniz.
Müzik yavaş yavaş sona erdiğinde, bir süre sessizliğin tadını çıkarın. Bu, evrendeki tüm sesleri içeren canlı bir sessizliktir. Bu sessizliğin, taç çakrasından başlayarak tüm enerji merkezlerine aktığını hayal edin. Bu saflaştırıcı ve iyileştirici yöntemi sabah akşam ya da ne zaman isterseniz yapabilirsiniz.
Eğer sizi rahatlatan bir müzik parçası varsa, bilincinizi genişletirken -herhangi bir terapi şeklinde- fon müziği olarak kullanabilirsiniz.
Sesle Çakra Terapisi
İnsan sesi kullanarak meditasyon yoluyla yapılan iki ses terapisi vardır. Bu yöntemle, titreşimler hem içten hem de dıştan sizi sarar. Ses tellerimiz bir müzik aletinin tellerine benzer. Teller titreştiğinde algılayamadığımız tonlarla birlikte bir armoni dizisi oluşur. Bir nota çalındığında onun armonilerinin titreştiği gerçeği, çakralar için de geçerlidir. Belli bir enerji merkezini uyarmak için söylenen her ton, kendiliğinden öteki çakraları da etkiler.
Bu ses terapilerini, ayakta ya da oturarak (lotus pozisyonu da olabilir) uygulayabilirsiniz. Sesleri, nefesinizi verirken söyleyin. Bunu normal şiddette üç kez yapın ve her seferinde dikkatinizi çakralarda toplayarak notanın titreşimlerini hissedin. Kök çakra ile başlayın ve sırayla diğer çakralarla devam edin.
Bitirdikten sonra bir süre sessizce oturun ve duygularınızın yavaş yavaş sona ermesine izin verin.
Ses terapisinin ikinci yönteminde, her çakraya özgü mantralar kullanılır. Mantralar, meditasyon sırasında zihninizi odaklamak için titreşim düzeyinde kullanılan heceleridir. Bu çakra meditasyonunda bija mantralar kullanılır. Bija; enerji, tohum ya da tüm maddi görünüşlerin ardındaki kozmik enerji demektir. Burada, dikkat en yüce birliğe çevrilir.
Bu iki ses terapisini -meditasyonunu- her gün uygulayabilirsiniz.
Her şeyin kendi müziği vardır. Titreşimler, müzik ya da ses gibi algılanamazlar. Ancak içimizde oluşturdukları etkiler kendi titreşim kalıbımızı etkileyebilir. Tüm nesneler uyum içinde sesler üretir ve bizi yaradılışın büyük senfonisi ile uyumlu hale getirir.
Çakra Ses Terapisi Tablosu

Ses Terapisi İçin Kullanabileceğiniz Meditasyon Müziği
Yedi çakra iyileştirme müziğini, meditasyon yaparken, dinlenirken ya da herhangi bir terapi şeklinde fon müziği olarak da kullanabilirsiniz.
Sevgiyle ve farkındalıkla kalın.
Yorum