Hayatınızı İyileştirecek 3 Adım

Günümüzde; iyi olmak en çok istediğimiz, ihtiyacımız olan içsel ve kişisel bir durum. İyi olma kavramını ruhsal, bedensel ve zihinsel açıdan elde edilen esenlik, sağlık anlamında kullanıyorum. İyi olmak, iyileşmek, iyileştirmek. Bunlar benim en sevdiğim sözcükler.

Bireysel ve kolektif iyiliğimizi anlatan bu sözcükler, sözde kullanımdan daha çok uygulanabilir bir yaşam biçimi olarak toplumda yerini almalıdır. Kişi iyi olduğunda bu yalnızca kendisini değil, çevresini de iyileştirecektir. 

İçinde bulunduğumuz koşullarda bu sözlerin hayata geçirilmesinin ve süreklileştirilmesinin pek de kolay olmadığını kabul ediyorum. Çoğumuzun yakındığı bu durum, iyileşme olasılığının olmaması üzerine kurulu algılarımızdan kaynaklanmaktadır. Oysa, olumsuzlukları kolayca benimseyen insan zihni, kendini iyileştirmeye çalışma konusunda biraz karamsar, cimri ve tembeldir. Hayatımızı iyileştirmek için öncelikle hayatımızı farkındalık içinde yaşamayı öğrenmeli, olumsuzlukların da olabileceğini kabul ederek yaşamalıyız. Sonraki adım, bizi iyileştirecek eylemlerin olduğunu ve kendimizi bunları gerçekleştirmek konusunda istekli olmaya odaklamaktır.

Öyleyse başlayalım.

1.Adım: Durmak

Zen çevrelerince anlatılan, bir adam ve bir atla ilgili hikâye vardır. At dört nala koşar. Görünen odur ki atın üstündeki adam önemli bir yere gitmektedir. Yolun kenarında duran başka bir adam bağırır; “Nereye gidiyorsun?” Atın üstündeki adam yanıt verir: “Bilmiyorum, ata sor!”

İşte, hayatımızın kısa özetini anlatan bir hikâye. Bir atın üstündeyiz, sözde biz sürüyoruz; ancak kontrol bizde değil. Nereye gittiğimizi bilmiyoruz, bir türlü duramıyoruz. At, bizim alışkanlık enerjimiz. Güç ve yönetim onda. Sürekli bir çaba içindeyiz. Uykumuzda bile kendimizle, başkalarıyla savaşıyoruz. 

Öyleyse ilk adım, durmak olmalı. İnsan, durma sanatını öğrenmeli. Yönettiğimizi sandığımız ve alışkanlık enerjisi biçimine dönüşmüş davranışlarımızı, duygularımızı ve düşüncelerimizi dönüştürmek için kendimize “bi’ dur” demek gerekir.Alışkanlık enerjisi, bizi ve irademizi ele geçirir. Bizi olmadığımız birine dönüştürür, kendimizin ve başkalarının acı çekmesine neden oluruz.

Durma sanatını uygulamak için alışkanlık enerjisini farkındalık enerjisine dönüştürmeliyiz. Bu dönüşüme, alışkanlık enerjisiyle ortaya çıkan durumu kabul etmekle başlayabiliriz. Farkındalık bize, alışkanlık enerjisi ne zaman ortaya çıksa onu tanıma yeteneği kazandırır. Farkındalık, alışkanlık enerjimizi tanımamızı ve bizi yönetmesini engellememizi sağlayan enerjidir.

Durma, meditasyonun samatha (durma), ilkesidir. Vipassana ise “derinlemesine görme.” Vipassana bize bir içgörüyle gerçekliğin doğasını görmemizi sağlar. Samatha (durma) ilkesi olmazsa olmazdır. Çünkü durmaksak, içgörü elde edemeyiz.

Meditasyon, durma sanatını uygulamayı sağlayan iyi bir seçenektir.

2.Adım: Sakinleşmek

İkinci adım ise sakinleşmek. Bu adım aynı zamanda samatha’nın ikinci işlevidir. Sakinleşmek, gerektiğinde eylemlerimizi durdurma ve duygularımızı yatıştırma gücü verir. Tıpkı bir meşe ağacı gibi rüzgardan sağa sola savrulmamayı, sağlam ve güçlü durmamızı sağlar. Bunun için nefes alıp verme sanatını öğrenmemiz gerekir.

Yavaş ve derin nefesler aldığınızda hem bedensel hem de zihinsel olarak gerginliğiniz azalacaktır. Bedensel durumunuz zihninizi şekillendirir. Bunun tersi de geçerlidir. Biri rahatladığında diğeri onu takip eder. Bunu kendiniz denemiş olabilirsiniz ya da birinin bir başkasını sakinleştirmek için “Rahatla ve derin nefes al.” dediğine tanıklık etmişsinizdir. 

Bunun bir nedeni vardır.

Maymun Zihnini (Monkey Mind) Susturmak

Zihninizde birçok düşünce aynı anda yer alıyor, bir ona bir buna doğru sürüklendiğiniz oluyor mu?

Bu savrulmalar yüzünden hiçbir şeyi tam olarak yerine getiremediğiniz ve sıkça kendinizi suçladığınız oluyor mu?

Öyleyse, zihninizde bir maymunun özgürce yaşayacağı ortam var demektir.

Maymun Zihni; huzursuz, dağınık, yüzeysel, kontrol edilemez zihin anlamına gelir. Bu, aynı anda birden çok şey düşünen, düşünce üstüne düşüncenin peşinden giden zihindir. Daldan dala, muzdan muza koşan maymunu düşünün. Maymun Zihni benzetmesi tam da bu durumu açıklamaktadır.

Derin nefes almaya odaklanmak, Maymun Zihni tek bir odak noktasına çevirir: Nefes al, nefes ver, nefes al, nefes ver…

Bu zihin yalnızca bir şeye odaklandığında muzları kovalayamaz, böylece fiziksel bedeninize rahatlaması için büyük bir destek verir. Bu da zihinsel durumunuzun değişmeye başlaması demektir.

Zihnini Sakin Tut

Zihninizi sakinleştirirken, düşünceler geri gelirse -ya da muz görürseniz- yanlış yaptığınızı düşünmeyin, kendinize kızmayın. Yalnızca düşüncelerin gelmesine izin verin. Geldiklerinde onları tanıyın ve kabul edin. Sonra bırakın gitsinler. Odağınızın başka bir düşünceye ya da çevrenizde olan bir şeye kaydığını fark ettiğinizde, odağınızı yeniden nefesinize verin (Hatırlayalım; farkındalık enerjisi, alışkanlık enerjimizi tanımamızı ve bizi yönetmesini engellememizi sağlıyordu.)

“Nefes al, yarın iş yerinde öğle yemeğinde ne yiyeceğim?

Nefes ver, belki evde salata yaparım. Malzeme almak için alışveriş yapmam gerek.”

Sonunda zihniniz, zihninizde dans eden düşüncelere kapılacak ve nefesiniz otomatik pilota geri dönecek ve daha sığ hale gelecektir. Çünkü o Maymun Zihin, düşüncelerinizle yarışmıştır. Yarın yiyeceğiniz öğle yemeğini şimdiden düşünmek yerine, bulunduğunuz ana geri dönmenin getirdiği huzuru tercih edeceksiniz. Bunu sıklıkla uyguladığınızda sizin için bundan başka seçenek olmayacak.

Bu aşama, varlığınızın daha derin, daha amaçlı kısmının çiçek açmaya başladığı süreçtir. Şimdi, kapıyı açma zamanı.

Derinlemesine Bakmayı Öğrenmek

Bedenimizi ve zihnimizi sakinleştirmek için onlara derinlemesine bakmayı öğrenmemiz gerekir. Bir anne ağlayan bebeğini sakinleştirmek için önce onu kucaklar ve ağlama nedenini ortadan kaldırmak için çaba gösterir. İşte, biz de tıpkı bir annenin bebeğine gösterdiği gibi kendimize aynı özeni göstermeliyiz.

Beş aşamalı “derinlemesine bakış uygulaması” sakinleşme adımında bizi destekler:

Derinlemesine Bakışın Aşamaları

1


Tanıma

Herhangi bir nedenle öfkeliysek, “İçimde öfke olduğunu biliyorum.” deriz.

2


Kabullenme

Öfkeli olduğumuz zaman onu yok saymadan, olduğu gibi kabul ederiz. 

3


Kucaklama

Farkındalıkla birlikte, ağlayan bebeğini kucağına alan anne gibi öfkemizi kucaklarız. Bu, bizi ve öfkemizi yatıştırır.

4


Derinlemesine bakış

Sakinleştiğimizde öfkemizin nedeninin ne olduğuna derinlemesine bakarız (Annenin bebeğini rahatsız eden şeyin ne olduğunu bulmaya çalışması.)

5


İçgörü

 Bu aşamada öfkemizi meydana getiren nedenler ile birlikte koşulları anlarız (Bebeğin karnı acıktığı için ağladığının anne tarafından anlaşılması.)

Bizi öfkelendiren konuyla ilgili bir içgörü oluşana kadar öfkemiz sürer. İçgörüyle birlikte, durumu değiştirmek için ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini anlamış oluruz.

Zihninizde büyük sessizlik boşlukları olduğunda, kapı daha yüksek benliğinize açılır ve sezgisel durumunuz devreye girer. Karar vermekte zorlandığınız konularda kolay karar alabilir, o güne kadar çözemediğiniz sorunlara kalıcı çözümler bulabilirsiniz. Farkındalığınız artar, kendinize ve başkalarına karşı anlayış, sevgi, şefkat geliştirirsiniz. Bunların hepsi doğal olarak gerçekleşir.

3.Adım: Dinlenmek

Samatha’nın üçüncü işlevi dinlenmedir. Bu adım, suyun dibindeki bir çakıl taşı gibi öylece durmak, hiçbir güç harcamadan geçip giden akıntıya izin vermek, yalnızca durmak ve dinlenmek demektir. Meditasyonda da tıpkı bir çakıl taşı gibi kendimizi dinlenmeye bırakırız. Kendimizi ancak dinlenerek iyileştirebiliriz. 

Tatile gittiğimizde, hafta sonu ya da -adı her ne olursa olsun- kendimize zaman ayırmamız gereken bir yaşam kesitinde bile o anı yaşamak yerine iş arkadaşlarımızdan gelen telefonlarla, mesaj kutusuna gelen postalarla uğraşıyoruz. Yanımızda götürdüğümüz sıkıntı ve yorgunluklarla birlikte dinlenmeden geri dönüyoruz. Dinlenme sanatını öğrenmeliyiz.

Dinlenmek için uzanmak gerekmiyor. Oturmak, yürümek, meditasyon… Bedeninize ve zihninize dinlenmeleri için izin verin. Savaşmayın, herhangi bir şeye ulaşmaya gerek yok. Kendinize “Ayda 2 kitap okumalıyım.” gibi hedefler koymayın. Kitap okuyun, okurken dinlenin, ondan tat alın. Dinlenmelerine izin verirsek, bedenimiz ve zihnimiz kendisini iyileştirebilme gücüne sahiptir.

Sonsöz

Durmak, sakinleşmek ve dinlenmek iyileşmenin ön koşuludur. Bireylerin, toplumların ve ulusların, kısaca dünyanın iyileşmeye ihtiyacı var. Hayatımızı iyileştirmek için bu adımları benimsemeli, uygulamalı ve yaşamımızı bu şekilde sürmeliyiz. Sanırım en zor olanı da sürdürmek. İyileşmeyi isteyenler, bunun olası olduğunu ve yöntemlerini öğrendikçe kalıcı bir iyileşme sağlayacağımız çok açıktır.

Atı durdurup özgürlüğümüzü kurtarmaya, zihnimizdeki maymunu susturmaya ihtiyacımız var.

Sevgiyle ve farkındalıkla kalın.

Reklam

İlginizi Çekebilir


Yorum

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s


WordPress.com’da bir web sitesi veya blog oluşturun

%d blogcu bunu beğendi: