Zihinsel Dönüşüm İçin Farkındalık

Zihinsel Dönüşüm İçin Farkındalık

Vietnamlı Zen Ustası, şair, barış eylemcisi… Thich Nhat Hanh’ı tanımlamak için söylenen sözcüklerden bazıları. Üzerinde durulmasını daha çok önemsediğim ise nazik, alçak gönüllü, zekâsı ile insanları etkileyen tarafı. Martin Luther King, onu 1967 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterirken “Barış ve şiddetsizlik elçisi” olarak nitelendirdi.

Savaş sırasında ülkesinden sürgün edildi. O da, ülkesinin, insanların çektiği sıkıntıları anlatmak ve savaşın sona ermesi amacıyla seslerini batıya -Amerika’ya- duyurmak için var gücüyle çalıştı.

Sorunun Kökenini Anlamak

Bir konuşması sırasında bir adam; “Eğer insanlarınıza bu kadar önem veriyorsanız, o zaman neden buradasınız? Yaralı insanlar için bu kadar endişeleniyorsanız zamanınızı neden onlarla geçirmiyorsunuz?” diye sorar. Bu hikayeyi anlatan James Forest, Thay’in yanıtını “Ateşin üzerine düşen yağmur gibi.” diye açıklıyor:

“Bir ağacın büyümesini isterseniz yapraklarını sulamanız bir işe yaramayacaktır. Köklerini sulamanız gerekir. Savaşın pek çok kökü de burada, sizin ülkenizde. Bombalanacak olan insanlara yardım etmek, onları bu ıstıraptan korumaya çalışmak için buraya gelmem gerekiyor.”

Forest, Thay’in öfkeyle yanıt vermemek, sakin ve anlayışla karşılık vermek için kendini derin ve yavaş nefes almaya odakladığını onunla olan konuşmasından aktarıyor. İnsanın nefes almasıyla çevresine tepki vermesi arasındaki bağı o zaman anladığını söylüyor. İşte, size “Kişisel yönetim” üzerine verilebilecek en güzel örnek.

Bu hikayede üzerinde durmak istediğim, “sorunların kökeni” konusu.

Thay’in yapmaya çalıştığı neydi?

Bir sorunu onu yaratan zihinle çözemezsiniz.

– Albert Einstein

Ancak sığ ve sıradan bakış açısı, ona ülkesinde halkının yanında durmasını söyleyebilirdi. Thay, belki bedensel olarak ülkesinde acı çeken halkının yanında değildi. Onun yapmak istediği, “zihinsel dönüşüm” gerçekleştirmekti. Sorunu yaratan zihni dönüştürmek, sorunu ortadan kaldıracaktı.

O, ne acıya tutunmayı ne de ondan kaçınmayı seçmedi. Tersine üzerine gitti. Acının varlığını kabul etti, ancak onun varlığına tutunarak çaresizliği benimsemedi. Acıdan kaçınmadı da. Bu ikilinin çekilen acıyı daha da büyüteceğini biliyordu. Ona dokundu ve ondan kurtulmanın yolunu aradı.

Herkesin acıyla baş etme biçimi farklıdır, derler. Buna katılmakla birlikte, her türlü acı çaresizliğin besin kaynağı da olmamalıdır.

Bir sorunun nedenini bilmeden/görmeden çözebilir miyiz?

Burada bilmemek ve görmemek diye iki ayrım yapıyorum. Kimi zaman ikisi arasından bilinçli seçim yapılabiliyor. Sorunun nedeni bilindiği halde bilmezlikten gelmek tıpkı tozları halının altına süpürmek gibidir. Ortam gerçekte temiz değildir, temiz algısı yaratmak istenmiştir. Amaç, belki sonra temizlemek ya da vurdumduymazlıktan gelmektir.

Bilmezlikten gelmeye, görmemek de eşlik edebilir. Algılarımızın bize oynadığı bir oyun da olabilir. Algı büyücüsü olağanüstü bir el çabukluğuyla bu oyun üzerine kurulu yanılsama dünyasında, bize gördüğümüzü, duyduğumuzu gerçekmiş gibi gösterir.

Her ne olursa olsun, bilmemek ve görmemek farkındalık eksikliğinin sonucudur. Farkındalık, bir ışık gibi yolumuzu aydınlatır. Onun ışığını yakmazsak nedenleri anlayamayız. “Gerçek” nedenini anlamadığımız sorunları çözemeyiz.

Sonsöz

Bir değişim gerekli. Adı, zihinsel dönüşüm. Bunun için sorunların kökenine inmek gerekiyor. Cesurca, bilinçle.

Acıdan mutluluğa, kötülükten iyiliğe, karanlıktan aydınlığa bir yol olacaksa, o yol bu aydınlık yoldur.

Reklam

İlginizi Çekebilir


Yorum

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s


WordPress.com’da bir web sitesi veya blog oluşturun

%d blogcu bunu beğendi: